YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE BU DAVET BİZİM
MENÜ  
  GAZETE
  => Gazeteye Abone Ol
  => Deneme-1
  Home
  Şiirlerim
  ŞİİRLER
  İletişim
  Kardeşliğe Mesajın
  Sözler
  Anketler
  Tarih
  Notlar
  Sinema
  UYDU FOTOLARI
GAZETE
YAŞAMA DAİR
BU GÜN 23 NİSAN MI?...
mehmet sönmez tarih 28.04.2008, 12:45 (UTC)
 

bugün 23 Nisan senin de bayramın kürd çocuk,gez,oyna hopla,zıpla,keyfince eğlen,bugün senin de bayramın...

dünyanın diğer çocukları doğduğunda babaları doğum müjdelerini hastanedeki hemşireden alırken benim babam neden benim doğum müjdemi dağ zirvelerindeki kardelenlerden,küflü ve ışıksız koğuşlardan aldı diye iç geçirme çocuk...

bütün dünya çocukları,okul sıralarında dürüstlüğü,paylaşmayı,adil olmayı,yalan söylememenin bir erdem olduğunu öğrenirken ben neden her sabah" türküm,doğruyum,çalışkanım..." dedirtilerek yalan söylemek zorunda bırakılıyorum diyerek büyüklerine karşı çıkma çocuk...

bütün dünya çocukları,annelerinin-babalarının dilleri ile okuma-yazma öğrenirken,şarkı söylerken ben neden bilmediğim,anlamadığım bir dille dayakla okuma-yazma öğreniyorum,şarkı söylüyorum diye birilerini kızdıracak sorular sorma çocuk...

bütün dünya çocukları,ulusal bayramlarında cicili bicili giyinip zevkten dört köşe olurken benim kolum neden köşe başlarını tutanlar tarafından kırılıyor diye isyan etme çocuk....

bütün dünya çocukları, babalarıyla sinema salonlarında birbirilerine sarılırken ben neden babama demir parmaklıklar arkasından sarılıyorum diye dertlenme çocuk....

bütün dünya çocukları, kendi milli kahramanlarını ezberlerken ben neden dedelerimi asanların tarihini ezberlemek zorunda kalıyorum diye kışkırtıcı davranma çocuk....

bütün dünya çocukları,ulusal kanallarında kendi dillerinde çizgi film izlerken ben neden ulusal olmayan kanallarda yabancı bir dilde çizgi film izlemek durumunda bırakılıyorum diye sitem etme çocuk...

bütün dünya çocukları,kardeşleriyle akrabalarıyla istediği zaman görüşürken ben neden tel örgüleri,mayınlı tarlaları aşmak zorundayım diye sorarak uluslararası bir krize yol açma çocuk...

bütün dünya çocukları,çeşit çeşit,renk renk oyuncaklarıyla gününü gün ederken ben neden patlamamış mayınlarla, el bombalarıyla yaralanıyorum, diye kadere karşı gelme çocuk...

bütün dünya çocukları yaz dönemlerinde aileleriyle tatile giderken ben neden ailemle mevsimlik işçi olarak bir haziran sıcağında şoşe yollarında kanlı,upuzun yatıyorum diye tanrıya hesap sorma çocuk...

bugün 23 Nisan senin de bayramın kürd çocuk,gez,oyna hopla,zıpla,keyfince eğlen,bugün senin de bayramın...
kürd çocuklarının da bir gün "çocuk " olması dileğiyle...

mehmet sönmez
 

ÇOÇUKLARA NEDEN YALAN SÖYLETELİM.
Cemal A. BİÇAK tarih 07.04.2008, 14:04 (UTC)
  Akşam haberlerini izliyorum. O da ne!!! Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrencilere her sabah okutturulan “Türküm, doğruyum…” diye başlayan andı, sorguluyor ve bunu herkese dayatmanın yanlışlığına değiniyor. “Aman Allah’ım! Türkiye’de neler oluyor” diyorum. Tâ ki haberin devamını izleyene ve konuşmaların kimler için yapıldığını öğrenene kadar… Sonrasında onların böyle bir kapasiteye erişmediklerini bir kez daha görüyor, öfkeleniyorum ve içimden geçenleri yapmamak için kendimi zor tutuyorum. Haberin ve bakanın konuşmalarının ayrıntılarını öğrenmek üzere internete giriyorum. Haber aynen şöyle:


Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde “Küreselleşme Sürecinde Türkiye” konulu konferans verdi. Çelik, konferansta ilköğretim okullarındaki yabancı öğrencilere her sabah “Türküm, doğruyum...” diye başlayan ant içme mecburiyetini kaldırmaları nedeniyle yapılan eleştirilere tepki gösterdi.

ÇOCUKLARA YALAN MI SÖYLETELİM

Bakan Çelik, şunları söyledi: “Kayseri’de bana sordular: ‘Yabancılara ant içme mecburiyeti nasıl kaldırılır?’ Bir Alman çocuğunu, sabah sıraya geçiriyorsunuz. Öğrenci Andı’nı okutuyorsunuz. İlk önce ‘Türk’üm’ diyor. Çocuk Alman ise bu cümle yalan. İkinci cümle doğruyum. İlk cümlede yalan söyletiyorsunuz, ikinci cümlede ‘Doğruyum’ dedirtiyorsunuz. Biz elin çocuğuna, her sabah yalan söyletmek zorunda mıyız?”



Bakan (ama görmeyen) Çelik’e sormak lazım… Allah aşkına insan bu kadar mı tutarsız, bu kadar mı çelişkili olur? Bu, resmen Türkiye’de yaşayan Türk olmayan azınlıklara ve milyonlarca Kürde hakarettir. Sayıları belki binleri bulmayan yabancıların hakkını savunacaksınız ve milyonlarca insana yıllardır yapılan aynı haksızlığı dile getirmeyeceksiniz. Bu haksızlığı dile getirmeye çalışanları da ayrımcılık, bölücülük yapmak ile suçlayacaksınız. Belki sorsanız onlara, size şu küstah cevabı verecekler: “E biz sizi yabancı olarak görmüyoruz ki. Siz bizdensiniz, bizim kardeşimizsiniz.” Peki yabancıların hakları konusunda gösterdiğiniz hassasiyeti, sizden olanlar(!), kardeşleriniz(!) için niye göstermiyorsunuz ey bilmem neler?



“Çocuklara yalan mı söyletelim?” diyorsunuz. Biz bunu yıllardır sorguluyoruz. Eğitimin ilk adımını yalan ile attırıyorsunuz ve her sabah aynı yalanları tekrarlattırıyorsunuz şu masum çocuklara.

"Vazgeçin bundan artık" diyoruz ama sesimizi duyan mı var. Hoş, Kürt çocuklarının çoğu, inadına bu andı ya okumuyor ya da okurken “Türküm, doğruyum…” yerine “Kürdüm, doğruyum” diyor ya…


Size sizin sorduğunuz soruyu soruyorum efendiler: “Siz, elin çocuğuna her sabah yalan söyletmek zorunda mısınız?”

 

BİR KÜRDÜN ÖZRÜ
mehmet sönmez tarih 06.04.2008, 16:44 (UTC)
 Aidiyet duygusundan yoksun, biz vefasız Kürtler, yüce Türk devletine ve aziz
Türk halkına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz...

Ne 1839'da, ne 1843'te, ne 1878'de, ne 1921'de, ne 1925'te, ne 1926'da, ne
1927'de, ne 1930'da, ne 1937'de ve ne......'de öl öl bitemedik... Öldükçe
çoğaldık ve cellatlarımızdan çok yaşadık, hâlâ 20 milyonuz, özür dileriz...

Tarihte Selahaddin-i Eyyubiler, Ebu Hanife Ahmet Dineveriler, Abdülkadir
Geylaniler, Meleye Ciziriler, Feqiye Teyranlar, Molla Goraniler, Ebu Suudlar,
Ehmede Xaniler, Mewlana Halidler, Said Nursiler,
Cemal Süreyyalar, Ahmed Arifler, Orhan Asenalar, Yılmaz Güneyler
yetiştirdik. Kültür, bilim, sanat, din ve edebiyat'ta bu coğrafya'ya ruh kattık,
hala da iflah olmadık, özür dileriz...

1071'de aynı dindeniz diye size kucak açtık; omuz omuza Malazgirt'te Bizans'a
karşı savaştık, yanlış yaptık özür dileriz...

1514'te bizim olmayan savaşta Çaldıran'da düşmanınız olan İranlılara
binlerce kayıp verdik, yanlış yaptık özür dileriz...

Çanakkale'de yedi düvele karşı imparatorluk güneşi batmasın diye oluk oluk
kan akıttık, Çanakkale'yi geçirtmedik, yanlış yaptık, özür dileriz...

1920'lilerde itilaf kuvvetlerini hep birlikte Anadolu'dan çıkarttık, hata
yaptık; özür dileriz...

Lozan'da iki devlete ne gerek var, birlikte kardeş kardeşe gül gibi geçinip
gideriz dedik, özür dileriz...

Ne asıl kuruculuğun nimetlerinden yararlandık ne de azınlıklar kadar hak
sahibi olabildik; bu şarkı böyle olmamalıydı diye itiraz ederek de ukalalılık
yaptık, özür dileriz...

"Vatandaş Türkçe Konuş "kampanyasına karşın biz onurumuz olan, varoluşumuzun
nedenlerinden olan Şam şekerinden daha tatlı olan anadilimizle konuştuk, her
kelime için" bedel" ödedik, yanlış yaptık özür dileriz...

"kuyruklu Kürt, dağ Türkü" küfürlerini lügatinize soktuk, analarınızın ak sütü
gibi temiz olan dilinizi kirlettik, insanlarınızın edebini bozduk; özür dileriz...

Varlıklarımızı Türk varlığına tamamen armağan edemedik, Giritlere, Mekkelere,
Balkanlara, Kafkaslara ve Ortadoğu'ya sürüldük, özür dileriz...

Şehirlerimizin, ilçelerimizin, köylerimizin, dağlarımızın, ovalarımızın
isimlerini medenileştirmek adına değiştirdiniz, biz ısrarla ve inatla eski
isimlerini kullandık, özür dileriz...

Alfabenizde olmayan x,w,q harflerini çocuklarımızın isimlerinde
kullandık, alfabenizin huzurunu kaçırdık özür dileriz...

İçlerimizden birileri sadece fikirlerini açıkladığı için gece yarıları jitem'in
kurşunlarına hedef oldu, gündemi fail-i meçhul cinayetlerle meşgul ettik; özür dileriz...

Kutsal bayramımız newrozlarda "yaşasın halkların kardeşliği "dedik, görüntü
ve gürültü kirliliği yarattık, özür dileriz...

Her rengin tıpkı ebruli sanatında olduğu gibi kardeşçe, uyum ve barış içinde
biribirini yok etmeden yaşayabileceklerini düşündük, yanılmışız meğer; özür
dileriz..... Çok özür dileriz.... Ama çok özür dileriz....


mehmet sönmez
 

Gazetecilere Duyurular.
mustafa tarih 01.12.2007, 14:10 (UTC)
 hergün gazetelerin köşelerinde bir yığın yazıyla dolduruyorlar.Kimler gazeteciler.
anlamadığım şu nasıl oluyor da hergün her gün yazı yazabiliyorlar. sorun yazının hergün yazılması değil.sorun hazır haberleri hemen yorumluyorlar. Doğru mu yanlış mı bakmadan internetten bulup (halkın) yorumlarını da okuyup kenilerine ait miş gibi yorum yapıyorlar.
gazeteci her gün yorum yapan değil. tüm haberlerden, yorumlardan daha farklı yorumlar yapandır. Peki bunları kim yapıyor. Yada kim yapabiliyor. istisnalar hariç hiç kimse yapamıyor. yorumları doğru düzgün değil.
sakın yanlış anlamayın; köşe yazarlarının genel bir birikimi yoktur demiyorum vardır ama bu birikim her bir yorumda daha da azalır. neden mi? çünkü daha fazla düşününmeye başlar aslında birikiminin üzerine yenisini eklemektedir. ama hergün yayınlanan yazılarından kafası bir yığın bilgiyle doludur.
ama ara vererek yazı yazmaya çalışsa BENCE daha iyi olur.
ÇÜNKÜ: okuduğum haftalık yazılardan yazılan yazılardan daha çok etkileniyorum beni daha da çok düşündürmeye yöneltiyor.ama günlük yorumlar genelde sıkıcıdır.

her gün yazı yazmaktansa. bir kere yazarım ve herkesi kendime hayran bırakırım.(biliyorum şimdi diyeceksiniz bu nesatmak istiyor.)

söylemeyi unuttum köşe yazarlarının bir birine kendi köşesinde satışmalarıdır. kardeşim yazar diye geçineceksen sataşmakla değil örnek alınarak gazeteci olmalısın.

kardeşliğe...
 

Mehmet Altan'a E-mail
mustafa tarih 28.11.2007, 18:29 (UTC)
 İYİ GÜNLER.

size var oluşumumuzu anlatayım. neden mi? çünkü hepimiz insanız.düşünün ilk önce;hepimiz isteyerek mi dünyaya gelmişizdir,
hepimiz anası, babasını seçebilir mi,doğmak istediği toprağı ve dedoğduğu yeri kendisi mi seçiyor,

-HAYIR!..
-.... afgan da olabilir abd lide,kürt de olabilir türk de... filistinli olupta dünyanın seyrettiği ve öldürülen bir çoçuk olmak mı yoksa evinde oturarak bunları tv den izlemek mi... bunları biz seçmiyoruz seçemiyoruz.kader denilen şey deyiip geçmeyin kaderimiz bizim elimizde. ilk doğduğumuz andan itibaren ailelerimiz ve çevremizin bize öğrettiği o önyargıları tabuları yıkalım atalım ve yeni dünyayı biz, hepimiz kuralım dünya kardeşliğini savunalım. böyle ırkçılıkla elimize hiç bir şey geçmez...

İZİN VERİLEN ARALIK DIŞINDA HAYALİMİZ OLMADI HİÇ... OLMADI AMA İZNİMİZİ KENDİMİZ BELİRLEMEMİZ LAZIM.

o halde neden birbirimizi yiyip bitiriyoruz. her doğan güneşte gazete sayfalarında şehit haberlerini duymak zorundamıyız..terörist diye nitelendirdiğimiz kişiler yine içimizdekiyurdumuzdaki masum gençlerdir.
Birileri fransız ihtilali bizi neden bu hale getirdi.biz, biz diyorduk. ama şimdi herkes farklı farklı düşünüyor.

TC devleti sanki oligarşik bir yönetimdedir neden mi. demokrasi diye halk tarafından seçilen kişiler (DTP) partiyi kapatmak istiyorlar. neden mi?
-............
pkk ya terörist demediği için. evet pkk teröristtir ama demokrasinin olduğu yerde can düşmanlarımızla bile aynı masaya oturmak zorundayız. bunun sebebi demokrasi diye nitelendirdiğimiz kavramın uygulanmasıdır.


BU ALT YAZI BU SİTEDEN ALINTIDIR. http://www.yalnizkalb.tr.gg/Deneme_1.htm
TARİH KIZLIĞINI KORUYAN BİR FAHİŞE GİBİDİR.
HERKES İSTEDİĞİ YÖNE ÇEVİRİR. VE İSTEDİKLERİ GÜCÜ ELİNE GEÇİRMEK İSTİYOR. BUNLAR GENÇ VATANDAŞLARIMIZDIR. DAHA İYİ BİR TC İÇİN DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN EL ELE OLMALIYIZ. ZORLUKLARA KARŞI BİRLİKTE GÖĞÜS GERMELİYİZ.
IRKÇILIK YAPIP DA BAŞKALARINA ZARAR VERMEYELİM Kİ DİĞERLERİNİN GÜCÜ ARTMASININ.

KÜLTÜR BAKANLIĞIMIZDAN SADECE TÜRK KÜLTÜRÜ DEĞİL, ÜLKEMİZDE YAŞAYAN DİĞER HALKLARINDA KÜLTÜRÜNÜ DE YAŞATMAK İÇİN BİR KÜLTÜR MÜZESİ AÇILMASINI TALEP EDİYORUM.

HAYAT DAİMA YENİLENİYOR. KÖKLÜ KÜLTÜRÜMÜZÜ SONSUZLUĞA KADAR YAŞATALIM. FARKLI KÜLTÜRLERE SAHİP OLMAK KÜLTÜREL BİRLİĞİ OLUŞTURMAK İÇİN DAHA NE BEKLİYORUZ Kİ.

IRKÇILIĞA DAİMA KARŞIYIM. HA KÜRTMÜŞ HA TÜRKMÜŞ HA ARAPMIŞ HA ERMENİYMİŞ...İNSAN OLDUĞUMUZUN FARKINA VARALIM.İNSANLIĞIN OLUŞTURDUĞU MEDENİYETTE IRKÇILIKLA DEĞİL. OLUŞTURDUĞUMUZ KÜLTÜR BİRİKİMİMİZLE YANIT VERELİM.

HEPİMİZ İNSANIZ.
 

Hayata Dair
mustafa tarih 16.09.2007, 19:47 (UTC)
 Hayatta insanlar daima gündemde olmak ister.
Sanatçılarımız da bu durumdan son derece etkilenmiş olmalı ki artık gündeme gelmek için ona buna sataşıp dururlar.Soruyorum onlara her saniyede insanlar kim bilir ne kadar insanlar ölüyor.Bunların çoğu da açlık ve yoksulluktandır.
Gündeme gelmek isteyenler zor durumdaki insanlara yardım etsinler.Sanatçı yardım derneği gibi bir dernek kursalar hem geçmişteki sanatçılarımızı hatırlatırlar bizlere hemde açlıktan ölen (zavallı) insanlara yardım ederler.
böylece değil gündeme gelmek gündemden bile düşmezler. Ama önemli olan bunu yapmaktır.
Ölüme beş kala dur gitme güzel hayatından.Bir ekmek, bir tutunacak el veriyorum sana.
 

<-Geri

 1 

Devam->

 
ANKET  
 

Şiirle aranız nasıl?
Sık sık okurum
Hiç ilgilenmem
Ara sıra okurum

(Sonucu göster)


 
Duyuru  
  Sevgili arkadaşlar sitemizde gazeteye girerek gazeteye ebone olunuz.Size hiç bir yerde bile bulamayacağınız haberler sizin e-postanıza gelsin.

Farklılığımızı fark edeceksiniz....

Bekliyorum.
 
İletişim  
  Daima açık olan iletişime sizde haberlerinizi gönderin.

dost_sevgi88@hotmail.com

Gönderin haberlerinizi, biz burda yayınlayalım...
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol